Zeki Köy Çocuklarına El Attılar!
Ve bizim köylere de el attılar…
Bu konuya aslında “Zenginlerin Zeki Köy Çocuklarını Okutması:” başlığını düşünmüştüm önceden. Düşündüm de bu başlık oldukça masumdu.
Zaten bu işler işte bu masum başlık altında yapılmıştı.
Ülkedeki karşı devrim yani…
Bu devrimden hepimiz aldık nasibimizi ve almaktayız!
Ancak yukarıda dediğimiz gibi, bu konuyu daha ileri aşamalarda çalışacağız.
Şimdi, dönelim biz Köy’ümüze…
Köy ve fakir aile çocuklarınca gidilebilecek okul oldukça kısıtlıydı. O yıllarda mevcut okullar ve fakir aile çocuklarına tanınan olanaklar geliştirilecek yerde kısıtlanılma, yok edilme yoluna gidiliyordu.
Bu kısıtlanma karşısında Yatılı Kuran Kursları ve İmam Hatip Okulları hızla yaygınlaşıyordu.
Buraları, kendilerini “dini bütün” olarak gören bir kısım zenginler finanse ediyordu.
İşte bu aşamada okuma olanağı bulunmayan aile çocuklarına el atılıyordu hızla.
Masrafları karşılanıyor, bu kurs ve okullara yerleştiriliyorlardı
Bu durumdan Bizim Köylüler ve çocukları da yararlandılar elbet. Açılan bir çıkış kapısıydı onlara. Üstelik din ve diyanet …
Hasılı benden sonra İvriz’i pek kazanan olmadı bizim Köy’den. “Pek” diyorum; çünkü 20-25 sene sonra yeğenlerimden birisi olan “Hakverdi DURAN” gitti sadece oraya. Ancak İvriz’in “ivrizliği” pek kalmamıştı zaten! Hakverdi’nin gidişi son oldu zaten…
Bu durum da Köy’ümüzün çocukları da Kuran Kursu ve İmam-Hatip kanalını kullandılar zorunlu olarak. Bu kanaldan okudular çoklukla…
Kendilerine birer ekmek ve meslek edindiler. Bu yoldan yürüdüler. Ancak bildiğim kadarıyla ezici bir çoğunluğu düzenin adamı olmadı; olmadılar! Yani “Küresel Kapitalist Sömürü Düzeninin” adamı ve yardakçısı… Daha da önemlisi: Kendilerini İsrailiyat karşıtı sanıp da Siyonizm’in maşası olmadılar asla! Helâlinden ekmek yediler. Ve işin nereye doğru gitmekte olduğunu bildiler; ona göre yön ve vaziyet aldılar.
Düzenin adamı olanlar müstesna…
Onlar ise bir hayli eveleyip gevelediler ve halen de eveleyip gevelemedeler…
Şirk sakızlarından yani…
Özellikle kendi olanakları olup yahut şartları oldukça zorlayarak yol yürüyen aklı başında ve “kuvva-i milliye” ruhlu bazı aileler bu yolu kullanmaya asla tevessül etmediler… Ülkede kurulan ilk “Müdafaa-i Hukuk Teşkilatlarından” birisi olan “Bozkır Şubesi” kurucularının evlatları olduklarını gösterdiler. Hem dindar bir hayat sürdüler, hem de aydınlanmaya omuz verdiler…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder